Arnavut kültürü Arnavutluk ve Arnavut halkıyla bağlantılı insan aktiviteleri ve sembolik desenlerdir. Arnavutluk tarihi ve coğrafyası tarafından şekillenmiştir.
Mimari: Arnavutluk mimarisi Arnavutların tarihi, kültürü ve kimliğinin en önemli kanıtlarından biridir. Kökeni İlk Çağ'a kadar uzanmaktadır, zenginlikleri arkeolojik buluntularla ortaya çıkmıştır. Mimarinin özgün özellikleri korunmuş ve Roma, Antik Yunan, Bizans, Venedik, Osmanlı ve Batı kültürleri ile zenginleştirilmiştir.
Zaman içinde Arnavutluk mimarisi hem yurt içinde hem de yurt dışında gelişti. Son yıllarda da Arnavutluk'ta hem de uluslararası faaliyet gösteren birçok yeni mimari firmaların ortaya çıkması gördük
Günümüz modern Arnavutçasında Latince kökenli sözcüklerin sayısı giderek artmaktadır. Modern Arnavutça, ulusal Arnavut eğitim politikası gereğince Osmanlı döneminde Türkçe ve Arapçadan geçen sözcüklerden neredeyse tamamen arındırılmıştır.
Giyim: Geleneksel Arnavut giyimi Arnavutluk ve Arnavutların yaşadığı topraklarda giyilen 200 farklı türden giyim içermektedir. Arnavut halk giysisi güneşler, kartallar, aylar, yıldızlar ve yılanlar gibi antik pagan kökenli sembolik elementler bulundurur.
Arnavutluk'un neredeyse her bölümünde kendi geleneksel elbisesiyle özellikle renkli ve detaylıdır. Plisi veya Keleşe adı verilen beyaz renkli, keçeden yapılma fes benzeri bir şapka pek çok Arnavut tarafından ülkenin ulusal ve geleneksel kıyafetlerinden sayılmaktadır.
Günümüzde Arnavutların günlük giyimleri diğer Avrupa ülkeleri ile aynıdır.
Eğitim: Arnavutluk'un eğitim sistemi sekülerdir. Yetişkin nüfusta okuma-yazma oranı 96%'dır.[3] İlköğretim zorunludur (1–9. sınıf), ama öğrencilerin çoğu ortaöğretime kadar devam etmektedir. (10–12. sınıf).
Öğrenciler 9. sınıfın ve 12. sınıfın sonunda eğitimlerine devam etmek için mezuniyet sınavına girmek zorundalar. Ülkede çoğu devlet olan yaklaşık 5000 okul yıl boyunca iki döneme ayrılan biçimde eğitim vermiştir.
Okul yılı Eylül'de başlar ve Mayıs'ın sonu ya da Haziran'ın başı gibi biter. Devlet üniversiteleri ve özel üniversiteler bütün ülkede bulunmaktadır ve bir tane de sanal üniversite vardır.
Arnavut Sanatı: Arnavut sanatı, Arnavut kültürünün önemli bir parçasıdır. Uzun ve olaylı geçmişiyle sanat, Arnavut kimliğinin ve tarihinin önemli bir delilidir. Arnavutluk, bir Güneydoğu Avrupa ülkesi, diğer Avrupa ülkelerinden benzersiz bir kültüre sahiptir.
Arnavut sanatı özgün unsurlarını korumuştur ve Osmanlı, Venedik ve diğer Batılı unsurlarla zenginleştirilmiştir.
Arnavutluk, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını ilan edene kadar radikal sanatsal değişim yaşamamıştır. 1912 yılında Arnavutluk bağımsızlığına kavuştuktan sonra Arnavut sanatı vatansever bir rönesans yaşadı. Tarihsel geçmişi olan tasvir sanatı popülerlik zirvesine ulaştı.
Aynı şekilde, ülkenin Batı Avrupa'dan devam ederek gelen kültürel izolasyonu ulusal konularda daha fazla odaklanmak için sanatçılara yol açtı. Ulusal simgelerin heykelleri ülke genelinde popüler oldu. 1968 yılında, heykeltıraş Odhise Paskali (diğer heykeltraşlar Andrea Mana ve
Janaq Paço'nun yardımıyla) İskender Bey'in, Arnavutluk'un ulusal kahramanı, ölümünün 500. yıldönümü şerefine bir anıt inşa etti ve anıt başkent Tiran'da yer alıyor.
II. Dünya Savaşı sonrasında bir komünist hükümet Arnavutluk üzerinde kural aldı ve sanat komünist dönemin geldiği sıradaki zamanı yansıtır. Sanat Arnavut hükümeti tarafından sansürlendi ve sanatçılar sosyalizmi kabul eden eserler yaratmak için çağrıda bulundu.
1950'lerde ve 1960'larda Arnavut resimlerinin baskın teması "proletarya" sosyalist sisteminin belkemiğiydi. Ülkenin sanatı daha çok yerli sahnelerde erkeğin tarlalarda çalışması ve kadının tavuk beslemesi üzerine odaklandı. Ayrıca peyzaj sahneleri son derece Arnavut ressamlar tarafından yaygınlaştırılmıştır.
Ressamlar Vangjush Mio ve Fatmir Haxhiu kendi manzara resimlerinde en ünlüdür.
Arnavutluk 1991'de demokrasi için komünizmi terk etmesine rağmen bilginler şu anda gerçek insan ve durumların tasvir üzerine vurgusu için Arnavut sanatını "sosyalist gerçekçilik" kategorisi altında etiketlemiştir. Arnavut sanatı empresyonizm ve ekspresyonizminden çok etkilenmesine rağmen gündelik hayatın kendi tasvirinde en gerçekçidir.
Çağdaş Arnavut sanatı ancak yeni sanatçılar bu mesajı iletmek için farklı sanatsal stillerden yararlandığında Arnavutların her günkü mücadelesini yakalar.
Post-modernizm Arnavut sanatçıya oldukça yakın zamanda tanıtılmış olsa da uluslararası alanda tanınan bir dizi sanatçılar ve eserler vardır. En ünlü Arnavut post-modernistler arasında Anri Sala, Sislej Xhafa ve Helidon Gjergji olduğu kabul edilir.
Arnavutlar arasında bilinen ilk postmodern eğilimler Kosova'da 1980'lerde görüldü.[1]
Tiran Bienali başlıca çağdaş, uluslararası sanat etkinliğidir. 2001 yılında Edi Muka, Gezim Qëndro ve Giancarlo Politi tarafından kuruldu, o yıllar boyunca birçok uluslararası küratörlerin katkısını gördü, Francesco Bonami, Adela Demetja, Massimiliano Gioni, Jens Hoffmann, Hans Ulrich Obrist ve Harald Szeemann beğendi.
Birçok ünlü Arnavut ve yabancı sanatçı normalde davet ediliyor.
Arnavut Müziği: Arnavut müziği temel olarak antik İlirya ezgilerini içerir. Arnavut ezgilerinde lirik bir tını dikkati çeker. Yunan müziği ile benzerlik gösterir.
Müzik enstrumanları: Bilbili, Bishnica, Çiftelia, Def, Fyelli, Gajda, Lahuta, Llauta, Lodra, Qypi, Sharkija, Surlja, Tepsia, Zumarja
Arnavut Mutfağı: Arnavutluk tarih boyunca birçok devletin yönetimi altına girmiş, bu süreçte yalnızca siyasi veya askeri olarak değil, aynı zamanda kültürel açıdan da etkilenmiştir. Bu sebepten dolayı Arnavut mutfağı (Arnavutça: Kuzhina Shqiptare) başta Türk, İtalyan ve Yunan mutfakları
olmak üzere genel itibarıyla Akdeniz mutfağından izler taşımaktadır. Bugün Arnavut halkı tarafından sıkça tüketilen ve yapılan baklava, aşure, kadayıf gibi tatlılar; dolma, yaprak sarma, tarator gibi aperatifler ve ayran, siyah çay, Türk kahvesi gibi içecekler Osmanlı zamanından başlayarak Türk
mutfağından Arnavut kültürüne geçen yiyecek ve içeceklerden bazılarıdır.
Tipik bir Akdeniz mutfağı olan Arnavut mutfağında en çok kullanılan ürünler meyveler, sebzeler, balık çeşitleri ve zeytinyağıdır. Temel öğünü kahvaltı olan Arnavutlar genelde domates, salatalık, yeşil biber, zeytin gibi taze ve Arnavutluk topraklarında yetişen mahsullerden yapılan sebze salatası yerler.
Salatanın yanı sıra et veya sebzeyle yapılmış bir yemek de kahvaltıda yenilemektedir. Pişirme teknikleri çevresel şartlar göz önüne alındığında hemen hemen her yemek için farklılık göstermektedir ve zeytinyağı yemeklerde en çok kullanılan yağdır. Soğan ve sarımsak ise tatlılar hariç neredeyse çoğu yemekte kullanılan,
Arnavut mutfağının olmazsa olmaz ürünlerindendir. Bu bağlamda Arnavutluk, kişi başına en çok soğanın tüketildiği ikinci ülkedir.
Balkan mutfakları arasında bulunan Arnavut mutfağının Akdeniz'e doğrudan bağlantılı durumda olması, bu kültürden fazlasıyla etkilenmesine yol açmıştır. Zeytin, buğday, deniz mahsulleri ve çeşitli meyve-sebzeler Akdeniz havzasının, dolayısıyla da Arnavut yemek kültürünün temelini oluşturmaktadır.
Arnavutluk topraklarının özellikle kıyı bölgelerindeki iklim limon ve portakal gibi narenciye ürünlerinin yanı sıra zeytin, incir gibi meyve ağaçlarının da bu arazilerde yetişmesine olanak sağlamaktadır.
Arnavutluk'ta her bir bölge kendine ait spesifik kahvaltı kültürüne sahiptir. Hafif olduğu kadar oldukça besleyici ve gün içindeki en etkili öğün saati olan kahvaltı, Arnavutlar için ayrı bir önem taşımaktadır. Mutlaka taze ekmekle yenilen bu öğünde tereyağı, peynir, reçel, yoğurt, zeytin gibi besleyici
ve enerji değeri yüksek gıdalar tüketilir. Çay veya kahve en çok tercih edilen içecekler olsa da yer yer süt ve rakı da kahvaltı saatinde içilebilmektedir. Bu zengin kültürün yanında artık değişen dünyada zaman çok önemli bir ayrıntı haline geldiği için hızlı ve pratik öğünler artmış, insanlar meyve veya
bir dilim ekmeğin yanında kahveyle kahvaltı saatini geçiştirmeye başlamışlardır. En çok tercih edilen iki içecek olan çay ve kahve sadece kahvaltı saatinde değil, günün her diliminde, her yerde içilmektedir.
Öğlen yemeği Arnavut mutfağındaki en büyük öğün saatidir. Haftanın her günü okullarda, işyerlerinde, kamu dairelerinde mutlaka öğlen arası verilmektedir. İnsanlar genelde bu saatlerde evlerine giderek aileleriyle beraber öğlen yemeği yerken, son zamanlarda fast-food anlayışının getirdiği bir sonuç olarak
restoran ve kafelere gitmek de bir seçenek oluşturmaya başlamıştır. Öğle yemeğinde genelde gjellë adı verilen, kısık ateşte pişirilmiş bir et yemeği ve taze sebzelerden yapılmış Arnavut salatası yenir. Salatalara tuz, zeytinyağı, beyaz sirke veya limon suyu gibi tatlandırıcılarla soslar hazırlanır.
Çoğunlukla haşlama veya kızarmış olarak tüketilen yiyeceklerin yanında mutlaka kahve, çay, meyve suyu gibi içecekler tercih edilir.
Akşam yemeği Arnavutlar için en küçük ve en az önem taşıyan öğündür. Genelde kırmızı et, taze balık veya herhangi bir deniz mahsulüyle geçiştirilen akşam yemeğinde sebze ağırlıklı yemekler veya sandviç tarzı atıştırmalıklar da tercih edilebilir.